Erzurum Firma Rehberi

Erzurum firma rehberi içinde yerinizi alarak ücretsiz bir web sitesi sahibi olabilirsiniz. Erzurum Firma listesine firmanızı hemen ücretsiz kaydedin.

Ilıca Tarihi, Kaplıca Özellikleri ve Faydaları

Ilıca Erzurum ilinin merkez ilçelerinden biri olup, ilin batı kısmını oluşturur. Kuzeyden İspir İlçesi, Güneyden Palandöken (Merkez İlçe) ve Çat İlçeleri, Doğudan Yakutiye (Merkez İlçe) İlçesi, Kuzey-doğudan Tortum İlçesi, Kuzey batıdan Aşkale ilçesi ile sınırlıdır.

Ilıca, Erzurum’u batıya bağlayan ve İpek Yolu rotasında bulunan E80 karayolu üzerindedir. İlçe halkının büyük çoğunluğunu çevre il, ilçe ve köylerden gelenler oluşturmaktadır.

Ilıca Tarihi Gelişimi

İlk dönem

İlçenin Karaz (yeni ismi Kahramanlar ) mahallesindeki kalıntılar antik dönemde bu bölgenin yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Aziziye (Ilıca) İlçesinin ilk yerleşim yeri, Karasu ile Pulur Çayı arasındaki verimli bölgedir. İlçe ismini yer altından çıkan kaplıca sularından almaktadır. İlçe sınırları içerisinde yer alan Kahramanlar Köyü’nde yapılan kazılar ve arkeolojik araştırmalar bölgede yaşamın MÖ 4000 yılına kadar uzandığını göstermektedir.

Aziziye (Ilıca) sırasıyla;

  • Huriler,
  • Hayaşa,
  • Azzi Kralığı,
  • Urartular (MÖ 900-600),
  • İskitler,
  • Medler
  • Perslerin

istilasına uğramıştır.

MÖ 65 yılında Romalılar'ın hakimiyetine geçmiştir. MS 1040 ile 1063 yıllarında Büyük Selçuklu Devleti Komutanlarından İbrahim Yınal ile Kutalmış, Erzurum’u ele geçirmek için Ilıca’da ordugah kurmuşlardır. Malazgirt Zaferi‘nden sonra Ilıca tamamen Türkler in eline geçmiştir. 1080 yılında Saltukoğullarının yönetimine giren Ilıca’da Saltukoğulları Kaplıcaların etrafını kerpiç duvarlarla çevirmişlerdir. Ilıca 1230 yılında Konya Selçuklularının eline geçmiştir. 1242 yılında ise Anadolu’yu istila eden Moğollar tarafından Ilıca yağmalanmıştır. Moğol Komutanı Baycu Noyan kendisine karşı koyan Ilıca halkını ve idarecilerini kaplıcalarda (halk dilinde çermiklerde) boğdurtmuştur.

İlhanlı Hükümdarı Kazan Han (1295-1304) Ilıca’yı ele geçirerek, burada yer altından yer üstüne kendiliğinden çıkan kaynak sıcak suyun çıkış noktası ve çevresindeki sert ve keskin kaya parçalarını kırdırmış,ilk kaplıca havuzunu yaptırmıştır.

Ilıca, 1385 yılında Karakoyunlu Hükümdarı Kara Mehmet, 1387’de Timur tarafından istila edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde; Osmanlı Sultanları Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman doğu seferinde Ilıca’yı Osmanlı Ordusunun konaklama yeri olarak kullanmışlardır. Bazı kaynaklara göre Kanuni Sultan Süleyman Kaplıcalarda yıkanarak buraya “Çermük-İl” demiştir.

Ilıca, Romalılar döneminde ”Karloi Karnak”, Osmanlılar döneminde ise “Çermük-İl” adıyla anılmıştır. Günümüzde ise yerli halk “Çermik” ifadesini ilçedeki kaplıca ve ilgili tesisler için kullanmaktadır.

Yakın Dönem

Yakın tarihte de Ilıca birkaç defa işgal ve istilaya uğramıştır.

I. Dünya Savaşı’nda General Yudeniç komutasındaki Rus Ordusu 16 Şubat 1916 günü Erzurum’u işgal etmiştir. Rus Askeri Tarihçisi Korsun “Erzurum Operasyonu” adlı eserinde “18 Şubat Saat 14.00’da 156. Elizavetplski Piyade Alayı öncü kuvvetlerinin Ilıca’yı ele geçirdiğini yazmaktadır." Böylece Ruslar tarafından işgal edilen Ilıca ve köylerindeki halk, kış ayının şiddetine rağmen Erzincan üzerinden Kayseri, Adana, Sivas ve Tokat’a göç etmek zorunda kalmıştır. Bu göç esnasında soğuktan ve açlıktan çok sayıda insan yollarda hayatını kaybetmiştir. Ilıca ve yöresi halkı için Şubat 1916 tarihinde başlayan bu sıkıntılı ve zorlu süreç 2 yıl devam etmiştir.

Erzurum’u işgal eden Rusların 1917 Bolşevik İhtilali (Ekim Devrimi)’nden sonra Rusya’ya geri çekilip Erzurum ve yöresini Ermenilere bırakmaları neticesinde bölgede zulüm ve felaketlerin ardı arkası kesilmemiştir. Rus Yarbay Tverdohlebof, 1917 yılı ilkbaharında Ermenilerin bölge halkının elindeki silahları toplamak amacıyla halka zulmettiğini ve işkence yaptığını belirtmiştir. Daha sonra, Rus ordusu çekildikçe katliamların daha da artmaya başladığını , Ermenilerin Erzurum’a çekilirken yoldaki Türk köylerinde halkı öldürdüklerini Ilıca’da Ermenilerden kaçamayan Müslüman Türklerin, Ermeniler tarafından öldürüldüğünü bunların sayısının 800 kişi olduğu ve savaştan yakından uzaktan ilişiği olmayan sivil halktan oluştuğu gerek Rus subaylar ve gerekse günümüz akademisyenleri tarafından belirtilmektedir.

Günümüzde sözde Ermeni soykırımı iddiasında bulunanların iddialarının tam aksine Ilıca’da tezahür eden bu vahim durum Anadolu’da Ermeni vahşeti olarak bütün gücü ile kol gezmiştir.

Öldürülen insanlar Ilıca’da bulunan Eski Camii adı ile bilinen caminin avlusunda istiflenerek yakılmak suretiyle tarihteki Müslüman – Türk katliamları’na bir yenisi daha eklenmiştir. Ahmet Refik Bey (Ahmet Refik Kutlay, basımevi ve gazete sahibi, Kuva-yı Milliyeci ve siyasetçi) 1918’de Erzurum’a giderken Ilıca’dan geçmiş ve ölenlerin sayısının 2000 civarında olduğunu nakletmiştir.

Ilıca'nın Ruslardan Alınması

O dönemde Suşehri’nde bulunan 3. Ordu Komutanı Vehib Paşa (Mehmet Vehib Kaçı) 10 Ocak 1918 de 1. Kafkas Ordusu Komutanı Kazım Karabekir Paşa’ya Erzincan, Erzurum, Sarıkamış yönünde hareket emrini verir. Türk Ordusu, Rus Ordusunun boşalttığı bölgelerde Ermeni katliamlarını haber aldıkça uykusuzluğa, açlığa ve kışa aldırış etmeden ilerleyerek, 6 Mart 1918’de Mama Hatun’a (Erzincan ilinin Tercan ilçesine) varmıştır.

1.Kafkas Türk Kolordusu, Erzurum Bölgesinin tamamının Ermeni Vahşet ve Mezalimine maruz kalabileceğini düşünerek; Suşehri’nde bulunan Ordu Komutanlığından Erzurum’a hareket için emir ister. Alınan hareket emri üzerine 7 Mart 1918 tarihinde Kolordu Komutanı Miralay Kazım Karabekir Paşa tarafından Erzurum’daki Ermenilerin reisine; 1877 sınırına kadar olan yerlerin Türkiye’ye ait olduğu, karşı çıkacak silahların asi sayılacağı ve en geç 9 Mart 1918 akşamına kadar Erzurum’un Türk Ordusuna teslim edilmesi gerektiği haberi gönderilir. Bunun üzerine Kolordu Karargahını Ilıca’nın batısında bulunan ilçeye bağlı Alacamahallesine taşıyan Kazım Karabekir Paşa, burada Ermenilerce yapılan katliamı şöyle anlatmaktadır:

Köyü dolaştım Facianın en müthişi burada idi süngülenmiş veya yakılmış cesetlerin başındaki ağlama ve bağrışmalar insanın tüylerini ürpertiyordu. Süngülenmiş memedeki çocukları kucağına almış bazı analar saçlarını yoluyorlardı. Sanıyorum ki yer yüzünde bu kadar feci bir sahneyi gören göz pek azdır.

İlçenin Alaca mahallesi Erzurum köyleri arasında en fazla tahribata ve insan kaybına uğrayan köylerinden birisidir. 27 Şubat 1918 günü Ermenilerin Alaca mahallesindeki Türkleri öldürdüğü Rus Yarbay Tverdohlebof tarafından da belirtilmektedir.

1986 Yılında Alaca mahallesinde yapılan toplu mezar kazısında 278 bölge insanına ait kalıntılar bulunmuş, Ermeni vahşeti Basın Yayın araçları ile kamuoyuna duyurulmuştur. Kazım Karabekir Paşa, kendisine Ordu Komutanı tarafından verilen harekatı bir hafta süre ile bekletme emrine rağmen, o sıradaki durumun vahametinden dolayı beklememiş 10 Mart 1918 günü harekete devam etme kararı almıştır.

11 Mart 1918 sabahı güneş doğmadan Türk Ordusu ileri harekete başlamıştır. Sabah saatlerinde (06 sularında) Ilıca’nın 500mt. batısından Ermenilerce Türk Ordusuna ateş açılmışsa da iki saat gibi çok kısa bir süre sonra Ermeniler Türk Ordusuna karşı koyamadan geri püskürtülmüşlerdir.

Türk Ordusu Ilıca’daki bu taarruzu; açılan mevcut cepheden, güneyden ve Ağaver (Demirgeçit) Köyü Köprüsünün kuzeyinden hücuma geçmek suretiyle gerçekleştirmiştir. Ay Yıldızlı Türk Bayrağı 2 yıl aradan sonra, 11 Mart 1918 günü sabah saat 08.00’de yeniden Ilıca semalarında dalgalanmıştır.

Ilıca’nın esaret günleri sona ermiştir. 23 Temmuz 1919 ‘ da yapılan Erzurum Kongresi için Erzurum’a gelen Mustafa Kemal Paşa Erzurum’a geçmeden önce 3 Temmuz 1919 günü Ilıca’da bölge halkıyla görüşmüş ve o esnada “Bu milletle neler yapılmaz!” özdeyişini ifade etmiştir. (Bu anekdot Erzurum Kongresi üyelerinden Mehmet Cevat Dursunoğlu tarafından kaleme alınan “Milli Mücadelede Erzurum” isimli kitapta ayrıntılı olarak anlatılmaktadır)

Ilıca Güncel

1915-1920 yıllarında Ilıca’da vuku bulan tarihi olayları, gerek asker olarak yaşamış-savaşmış bölgenin İstiklal Harbi Gazileri ve gerekse o dönemi yaşamış insanlarından yakın tarihe kadar hayatta olanlar detayları ile aktarmak suretiyle yeni nesillere ışık tutmuşlardır. İlçe halkı tarihine, milli ve manevi değerlerine bağlıdır.

5747 sayılı kanun ile 2008 yılında Büyükşehir statüsüne kavuşan Erzurum İli Merkez ilçe olarak 3 farklı ilçeye ayrılmış (Palandöken, Aziziye ve Yakutiye) ve yine aynı kanun ile daha önce ilçe olan Ilıca’nın ismi Aziziye olarak değiştirilmiştir. Aziziye İlçe Belediyesi, Erzurum Büyükşehir Belediyesine; ‘Dadaşkent beldesi’ ve buna bağlı 7 mahalle de bu yasa gereği Aziziye İlçesine bağlanmıştır. İlçeye bağlı köy sayısı toplam 48, mahalle sayısı 33 olmuştur.

Kış turizminde Palandöken Kış Turizm Merkezi ile dünyada tanınan Erzurum, Termal Turizm’de de Aziziye ile özellikle son yıllarda gündemdedir. Aziziye sahip olduğu termal potansiyel ile Türkiye’nin sayılı termal turizm merkezlerinden biridir.Kalkınma açısından İlçedeki jeotermal kaynaklar önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. Termal ve turistik otel tesislerinden oluşan kaplıca tesisleri, Aziziye Belediyesi tarafından işletilmektedir.

Aziziye (Ilıca) termal tesisleri, Şehir Merkezine ve Palandöken Kış Turizm Merkezi’ne 15 Kilometre, Erzurum Havaalanına 5 Kilometre mesafededir.Erzurum’un batıya açılan kapısı olan Aziziye ilçesindeki bu tesisler, fiziki konumu ve kaplıca suyu özellik kalitesi ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük, Türkiye’nin sayılı termal turizm merkezleri arasındadır.

3 ayrı bölümden oluşan Termal Tesisler: Bayan ve erkek bölümlerinde yüzme havuzları, soyunma kabinleri, dinlenme salonları, fitness center, hamam, sauna, buhar banyosu; güzellik merkezinde masaj, terapi, cilt bakım vb..; özel bölümde ise, havuz, fitness center ve dinlenme salonu bulunmaktadır. Bu termal tesisde 36 oda ve 5 süitten oluşan 4 yıldızlı bir de otel vardır. Tesislerde açık ve kapalı restaurantlar, mescit, dinlenme ve toplantı salonları, otopark mevcuttur.

Kaplıcalar

Ilıca Kaplıcalarının Faydaları

Ilıca kaplıcaları

İlçe kaplıcaları, İlçenin kurulmasında en büyük role sahip olmuş olan ana unsurdur.

Ilıca Kaplıcalarının Özellikleri

İlçenin tabii ve doğal güzelliklerinin yanında barındırdığı termal potansiyel yöre adına lokomotif görev üstlenmiştir. İlçeye adını veren ılıcalar (kaplıcalar) bölgenin en önemli termal kaynaklarını oluşturmakta, şifalı sular buraya özellikle yaz mevsiminde ilgiyi artırmaktadır. "Aziziye Termal Suyu” 39 °C Kaynak çıkış sıcaklığında termominarelli su olup; 2885.55 mg/Lt toplam mineralizasyon,685.5 mg / L Sodyum,1708.33 mg/L Bikarbonat içermektedir.

Ilıca Kaplıcalarının Sağlığa Faydaları

T.C.Sağlık Bakanlığı ilgili analiz raporlarında ‘Aziziye Termal Suyu’nun tedavide etkili olduğu hastalıkları:

  • Romatizmal hastalıklar, Romotaid Artrit (İltihaplı eklem romatizmaları)
  • Ankilozan Spondilit (Omurganın zamanla hareketsiz hale geldiği hastalık türü)
  • Osteortrozlar (Kireçlenmeler)
  • Sedef benzeri deri hastalıkları
  • Yumuşak doku romatizması (Fibromyalji, mafsal ağrıları)
  • Bel ve boyun fıtıkları, siyafalji gibi disk hastalıkları.
  • Fasia – Tendon hastalıkları
  • Safra kesesi, böbrek ve idrar yolu hastalıkları,Mekanik bel ve boyun ağrıları
  • Çeşitli ortopedik ameliyatlardan sonra eklemlerde oluşan tutukluk ve sertlikler
  • Mide ve bağırsak hastalıkları (Sindirim sistemi rahatsızları)
  • Nörolojik hastalıklar (Nevraljiler, paraliziler gibi sinir ağrıları ve felçler)
  • Kas hastalıkları
  • Demir oranını düzenleyerek organizmanın güçlenmesi, bünyesel zayıflıkların giderilmesi
  • Uzun süre devam eden bazı iltihaplı hastalıklar
  • Stres ve strese bağlı tüm sorunlar
  • Uykusuzluk, asabiyet, fiziksel ve ruhsal yorgunluk, unutkanlık
  • Saç dökülmesi ve kırılması tırnak ve deri hastalıkları
  • Cilt güzelliği ve hastalıkları
  • Kronik ağrılar
  • Kadın hastalıklarının tedavisinde
  • İçme kürleri şeklinde sodyum bikarbonat içeriğinden ötürü mide-barsak sisteminin fonksiyonel rahatsızlıklarında
  • Üst gastrointestinal sistemin fonksiyonel rahatsızlıklarında

şeklinde sıralamıştır.